Ekim 15, 2014

Haydi kızlar kalkın göbek atmaya, oynamanın geldi vakti saati.

Ne yağmur yağdı o akşam ya, ne dibini kazımışım o tencerelerin:)
Hüzünlü, heyecanlı, eğlenceli, yorucu, keyifli..... daha devam etsem sayfalarca sıfat bulurum sanırım.. Ama en cuk oturanı keyifli.
Ne oynadım, ne oynadım anlatamam. Masa masa gezerken arkamdan koşan kameraman artık isyan etti.
Keşke her hafta 1 kere yapsak:)

Gelelim ayrıntılara.
Aslında çok ayrıntı da yok.
Kınada dağıtılacaklar aylar öncesinden hazırdı. 

Kınada illa kırmızı elbise giyilir dediler, önceleri çok direttim be kaftanla durucam sadece diye ama isyanımı benden başka kimseler duymadı. Gidildi o elbise alındı.






Asıl hikaye kaftandaydı. Lal organizasyonun o muhteşem kreasyonundan birini seçtim. Onu da 1 ay öncayarladım, ki zaten artık sıra bulmak bile muzice olur kendilerinden. Ben anlaştığımda daha Buse Terim giymemişti, o yüzden şanslıyım.Kaftanı seçtiğimiz gün bu kadar güzel görünebileceğimi sanmıyodum. Ama hayalimden bile güzel oldu.

Saçım başım makyajım hep kaftana ayarlı olduğundan o kırmızı elbiseyle çokta güzel olduğunu düşünmüyorum ama gönüller kırılmasın, giydik, çıktık.


İşte aklımda kalbimde kalanlar,

Bu fındık benim babannem..

               Bu da egzantirk göz makyajım,saçım,başım...


Geldi,hadi çıkalım dedi..
Biz dansederken konuklar Kenan'dan , bense kulağıma fısıldayan sesinden dinliyordum
 "Adı Lazım Değil Baş Harfi Ben" 


Çıkarken davullu zurnalı oynayarak çıksanda kına yakılırken o göz yaşı akacak..Zorlama değil o, sahici, en içten en derinden....


                                             Selfie'siz olur mu????????!!!!*********







Hiç yorum yok: